Yıldız Saçlı Cumhuriyet Kadınlarına…

 

Bir kanyona girme hayali sadece çok güzeldir ama bilinmez bir kanyona keşif için ilk kez girmek kusursuz bir rüya gibidir.

Ben kanyona hazırlık yaparken kendimi esir kampından kaçış planları yapıyor gibi hissediyorum. Kusursuz ve mutlaka bir B planı olmalı.

Mücadele eden, yol açan ve önderlik yapan insanlar tek başına bir çıkış yolu bulmuş hassas insanlardır, onlar öylece ortaya çıkmazlar onlar küllerinden oluşurlar.

Düşerler, kalkar, düşünürler ve pişerler.

 

Bir düşünsenize siz kendinizi en son ne zaman özgür hissettiniz?

Cumhuriyetin 100. Yılına yakışır yüksek inişleri olan bir kanyon keşfi için kolları sıvadık.

Tam 5 yıldır bu kanyona girmenin ve keşif yapmanın hayalini kuruyordum.

Çok sıkı bir çalışma, araştırma ve ileri seviye eğitim almış ekip arkadaşlarımla hazırlıklara başladım.

Sabahın erken saatlerinde Muğla’nın Ula ilçesinde koordinatları belirlediğim yere geldik ve dron ile ön çalışmalarımı yaptım.

Bir sürü belirsizlik ve kanyonda sonunu görmediğim uçurumlar vardı.

Burada ancak ejderyalar yaşar diye aklımdan geçirmedim değil hani. Yol çok zorlu ve uzundu, yolu sadece ümidi olan yürür, ümitsizliğin beni zehirlemesine asla izin vermeyecektim.

 

Zaten uçurum çocuğu değil miydik?

 

Karar vermiştik bir kere bu bilinmezliğe girecektik. Bir an durup kanyonu değil kendimi sorguladım.

Hazırlığın tamam değilse o güzelim kanyon ölümcül bir tuzağa dönüşebilir.

 

Bu gün 29 Ekim ve bu zaferi büyük bir keşif ile taçlandırmalıydık.

İlk adımımızı dere yatağından kanyona giriş ile yaptık.

Orada bölgenin yerlisi bir köylü ile karşılaştık ince bir urgana bağlı dev gibi bir öküzü otlatmaya götürüyordu.

 

Göz göze geldiğimizde ilk sözleri ‘’Yanlış yere gidiyorsunuz buranın çıkışı yok’’ oldu. İşte o zaman doğru yere girdiğimizi anlamıştım. Vedalaştık, ama dikenli bitki örtüsü adeta bir set oluşturmuştu önümüze, geçit vermiyordu.

Dallara takıla takıla küçük engelleri aşıyorduk. Kısa bir süre sonra ilk inişimize geldik.

 

10, 20 derken ilk 50 metre inişe geldik. Kaya yapısı çok bozuktu, iniş yapacağımız her istasyonu doğal yerlerden, ağaçlardan alıyorduk.

O kadar taş dökülüyordu ki birine yakalanmamak neredeyse imkansız gibiydi. Her fırsatta kafamızı koruyacak bir oyuğa sokuyorduk.

Emniyetle bu sınavı da geçmiştik, küçük bir mola verdik ve planımıza kaldığımız yerden devam ettik.

 

Her inişte savunmasız ve tek başınasın.

Kendi cenaze namazına gider gibi hazırlanarak gitmen gerekiyor. Belki acı belki ürkütücü ama gerçek olan bu.

Rüzgar adınla fısıldar sana, dikkat et der, her fırsatta acımasızca zeminin kaygan olduğunu, taşların oynak olduğunu hatırlatır.

Ayağını kaydırmak isteyen korkaklardan çok inatla yere daha sağlam basman için inceden silkeler seni.

 

Korkarsın.

Kalbini yoklarsın hala yaşıyor muyum diye. Kafanı kaldırdığında incecik çizik halinde bir gök yüzü görürsün.

Çocukken uçuramadığın uçurtmayı hayal edersin orada. Sevgi dolu kollarınla kendi omuzlarına dokunur, ilk derin nefesinle arınırsın.

 

Ben kanyonlara girdiğim zaman sıkışmış duvarlar arasına sığmam. Hayallerimden dışarıya taşarım, parmak uçlarım yel gibi değer kayalara inceden inceden.

Sürekli nasıl ya diye sorar dururum kendi kendime.

Ayaklarının altından kadife bir ipek gibi kendiliğinden akar gider o zorlu daracık yollar.

 

Kendimi bir kavram haline getirdim ve kendi kendime kulaklarımı sağır ederek yoluma devam ettim.

Sen çok iyisin diyenleri de duymadım, biz olmazsak yapamazsın diyenleri de…

 

İnsanları tanıdıkça yalnızlığa açıyorsun kalbini. Yalnızlaştıkça da mutlu oluyorsun ve ben böyle mutluluktan yerin dibine giriyorum.

Aynı sofranın insanı değilsen aynı aktivitenin insanı da olamazsın.
Ekip uyumumuz mükemmelden bile güzeldi. Bakışlarla anlaşabiliyor, güvenle geçişimizi sağlıyorduk.

 

Bulunduğumuz yerden bir uçurum olduğu anlaşılıyordu ama toplam mesafe neydi?
Güvenle durabileceğimiz bir yer var mıydı? Kafamda hep deli sorular.

 

Dostoyevski suç ve ceza romanını da şöyle der; ‘’herkesin gidebileceği bir yer olmalı çünkü öyle bir an olur ki insanın mutlaka bir yere gitmesi gerekir.’’

Çok zor! Biliyorum. Kanyona girersem ölebilirim ama girmezsem ruhum sürekli can çekişecek.

 

Kanyona girdiğimde tertemiz ve arınmış duygularla dünyaya yeniden geldiğimi hissediyorum.

Orada hiçbir şey düşünmem beynimi boşaltır ve sadece o bilinmeze odaklanırım.

Eşsiz ve tarifi imkansız yerlere giriyorsun, bir düşünsene o kayalarla parmak uçlarınla bütünleşiyorsun.

Çok farklı güzel kareler yakalıyorsun ama gözlerinle sadece yüreğine yazıyorsun.

 

O an’ın keyfine varmaya çalışıyorum.

 

Hedefim hep nokta atışı oldu.

Ve en yüksek inişe geldik Hasan abi istasyonu nereye çakacaksın diye sordu. Biraz dinlendikten ve gözlem yaptıktan sonra uçurumun kenarında bir ardıç ağacı gördük.

Yan geçişle oradan doğal istasyon alırken kayanın sağlam kısmından da iki kalıcı bold çakarak istasyonumuzu kurduk.

Olası bir kaza durumunda vücut acı hissetmemek için hafızayı keser bu da dikkat eksikliğini doğurur, böylelikle kazalar zinciri sana merhaba der.
Sakince kalp ritmimi yavaşlattım ve bir ekip arkadaşımın çantasını kendi omuzuma alarak ipe girdim, inişime başladım.

 

Yüküm çoktu, taşıyabiliyor olmam yükümün ağır olmadığı anlamına gelmesin.

 

İn in bitmiyor,

Mekanizmadan yanık kokusu gelmeye başlayınca kendimi otokontrol ile yavaşlattım.

Ayağımın değdiği her taş yerinden çıkarak aşağıya düşüyor ve büyük bir gürültüyle patlıyordu.

O durumda dudağındaki mırıldanmalar bir ritme dönüşür.

 

Yaşadığınız zorluklar da gerçek kişiliğinizi ortaya çıkarır. O an gökkuşağından kopmuş hayaller alemine girersin.

Her şeyi kötü gittiğinde dahi unutma. Gideceğin çok yol var, teslim olmanın zamanı değil. Kendine verdiğin sözleri hatırla, silkelen ve devam et.

 

İlk kez bacaklarımın böyle titrediğini hissettim.

 

Hazırlıklarını doğru yaparak karar verirsen eğer çekeceğin sancıyı da vücudundaki acıyı da asla hissetmezsin.

Sorunlar sizi güçlendirir verdiğiniz tepkiler ise size enerji katar.

Elbette yaşadığım olaylardan çıkardığım dersler var, herkesin de bu derslerden faydalanabileceğini düşünüyorum.

Bundan faydalanabilmek için bir kere ruhen huzurlu olmanız, ihtiraslardan uzaklaşmış ve ego savaşını da kazanmış olmanız gerekir.

Okunmaya hazır bir kitap gibiyim, sayfalarımı çevirmeyi bilirsen, tükürüğünü bana bulaştırmazsan her satırımdan büyük keyif alabilirsin.

 

Başa çıktığın olumsuzluklar peşinden başarıyı ve mutluluğu getirir.

Yol uzun, engeller çok, seçimler senin. Rüyalarını gerçekleştirebileceğin en güzel yerdir kanyonlar.

 

Yalnızlıkla aran iyiyse hiç kimseyi özlemiyorsun demektir. Özlediğin tek şey parmak uçlarına dokunduğun kaya yapılarıdır.

Çıktıktan sonra heyecandan aklımdakiler gider gönlündekiler kalır oradayken her an’ın değerini bil ve keyfini çıkar.

 

Kanyonda gözlerin görür ama körsündür.

Bülbül gibi şakırsın ama dilsizsindir.

İyi bir koşucusun ama yürüyemezsin.

 

Son 50 metrelik inişimizi de tamamladık bu inişte şanlı bayrağımızı gururla dalgalandırdık,

 

Keşfini yaptığımız kanyonun adını “CUMHURİYET” koyduk ve

Bu kanyonu Yıldız Saçlı Cumhuriyet Kadınlarına armağan ettik…

 

Güvenli adım ardından güçü ekibi getirir.

Güçlü ekip ise Cumhuriyetin 100. Yılına yakışır büyük keşifler yapar.

 

Geçişlerimizde ekibimize yumuşak ses tonuyla huzur vererek önderlik yapan Hasan Gedikli abimize minnetle…

 

Adımlarımız daha emin ve tereddütsüz olacaktır.

Zorlu mücadelemizde bizlere destek veren Piri Safe ailesine ve Keen Türkiye’ye teşekkür ederiz.

 

KADAK

Kanyoning Türkiye

Kanyon ve Doğa Sporları

Arama Kurtarma Derneği Başkanı

 

Haydar DAŞTAN